Bugün, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün nitelemesiyle “en büyük bayramımızdır!”. Aydınlanmanın ve çağdaşlaşmanın simgesi Cumhuriyetimiz 100 yaşında! Kutlu olsun!
Ulusumuz, Atatürk'ün önderliğinde dünya tarihinde eşine ender rastlanır büyük bir destan yazarak, tüm zorluklara göğüs germesini bilmiş, en değerli varlığımız Cumhuriyeti kurmuştur. Cumhuriyet'le birlikte hanedan egemenliği yerine halk egemenliği, teokrasinin yerine laiklik, dikta rejimi yerine de demokrasi uygulamaya konulmuş, egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusumuza verilmiştir.
Emperyalistlerin akbabalar gibi başına üşüştüğü parçalanmış bir padişahlıktan; dünyanın “hasta adam” diyerek ellerini ovuşturduğu bir enkazdan; Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetimiz, 100 yaşını geride bırakmışsa da Atatürk’ün tarif ettiği muasır medeniyetler seviyesinden giderek uzaklaştırılmıştır.
Bugün cumhuriyeti yöneten anlayış, demokrasiyi amaç değil, araç olarak görmekte ve kendi siyasal anlayışını gerçekleştirmek için çalışmaktadır. Cumhuriyetin temel nitelikleri tartışmaya açılmakta; üniter devlet yapısı hedef alınmakta; Cumhuriyet Bayramlarının kutlanışı gölgelenmeye çalışılmakta; başta Öğretim Birliği ilkesi olmak üzere devrim yasaları çiğnenmekte; Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda oluşturulan çağdaş bilim ve eğitim hedefi terk edilmekte; Cumhuriyet'e, kurucularına, değerlerine hakaret edenler, cezasızlık politikalarıyla dolaylı olarak teşvik edilmekte; kadın-erkek eşitliği anlamına gelen Cumhuriyetimizde kadınlarımız gericiliğin tehdidiyle yüz yüze kalmaktadır. Son 21 yılda uygulanmak istenen eğitim sistemi ile dindar, muhafazakâr, biat kültürünü benimseyen, eleştirel düşünceye kapalı itaatkar nesil yetiştirilmek istenmektedir.
Atatürk çağları aşan ileri görüşlülüğüyle, "Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır" sözüyle izlenmesi gereken yolu göstermiştir. Bu yoldaki ışığın, Cumhuriyet rejiminin temelini de oluşturan, akıl ve bilim olduğu da yine O’nun şu sözünde açıkça vurgulanmıştır:
"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır."
Başöğretmenimiz Atatürk’ün gelecek nesilleri emanet edecek kadar önem verdiği eğitim çalışanları olarak, O’nun mirasına sahip çıkarak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini yaşatmaya ve geliştirmeye kararlıyız. Bu kararlılığımızı, Atatürk ilke ve devrimlerini özümsemiş, Cumhuriyet'in çok yönlü kazanımlarının, hak ve sorumluluklarının bilincinde olan, üretken ve çağın gerektirdiği beceri ve bilgilerle donatılmış, demokrasiden ödün vermeyen, sağlam değer yargılarını benimseyen bireylerin yetiştirilmesi için var gücümüzle çalışarak göstereceğiz. Cumhuriyetin bağımsızlığını, egemenliğini, ülkenin bütünlüğünü, laik, bilimsel, ulusal, kamusal eğitim hedefini geliştirerek korumak; ülkede yaşayan her bir çocuğun ve gencin eşit, parasız ve nitelikli eğitim hakkını yaşama geçirmek için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Siyasi iktidar, Cumhuriyetimizin 100. Yılının coşkuyla kutlanmasına gölge düşürmek istese de coşkuyla tüm ulusumuzun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yoldaşlarını saygıyla anıyoruz.
Yaşasın Cumhuriyet!